Hakkında

Yaklaşık 30 yıllık aktif siyaset hayatından sonra Rıfat Serdaroğlu, çeşitli gazeteler ve bu sayfa aracılığı ile millete ulaştırmakta olduğu yazılarını yazmaya devam etmektedir. Kendisine ulaşmak için sitede ve yazıların sonunda bulunan bağlantılardan faydalanabilirsiniz.

37 thoughts on “Hakkında

  1. Sayın Serdaroğlu,
    Yazılarınızı internetten takip ediyorum ve ülkemizin içinde bulunduğu durumu çok iyi aktarmanız nedeniyle yeteri kadar üzülüyor aynı zamanda da “Bekleyin az kaldı” gibi mesajlarınız görünce de umutlanıyoruz. Ancak daha ne kadar bekleyeceğiz ? Ben oyumu mecburen şu anki muhalefet partilerinden birine verdim ve pişmanım. Çünkü bir-iki ses dışında yeterince muhalefet yapamıyorlar. Lüften acele edin çünkü memleketimiz elden gidiyor.

    Sevgilerimle
    03.08.2013

    M. Bülent KAYA
    Elektronik Mühendisi
    tumelmuhendislik@gmail.com

  2. SAYIN SERDAROĞLU, NEDEN CHP YA DA İŞÇİ PARTİSİNDE AKTİF SİYASET YAPMIYORSUNUZ. BU MİLLETİN SİZİN GİBİ YURTSEVERLERE İHTİYACI VAR.
    ÜLKENİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM, ARTIK İDEOLOJİ DEĞİL, VATAN SAVUNMASIDIR. SİZİN NEZNİNİZDE BÜTÜN YURTSEVERLERE SİYASİ GÖRÜŞÜ NE OLURSA OLSUN. BİRLİKTE OLMAK MESAJIMDIR. MİLLİ MERKEZİN SİZ VE SADETTİN TANTAN GİBİ BİR ÇOK AYDINA İHTİYACI VARDIR.

  3. 28 ŞUBAT 9 TAHLİYE ÇIKMIŞ. GALİBA BOŞALAN YERLERE MERDİVEN BOYAYAN ARKADAŞLARI KOYACAKLAR. İLERİ DEMOKRASİ BU. USTANIN DEMOKRASİSİ

  4. Sayın Serdaroğlu yazılarınızı içim burkularak okuyorum,daha çok kitleleri aydınlatmanız için Ulusal kanal veya Halk kanalında görmek isteriz sizi , artık güzel günlerin geleceğine karabulutların Ülke min üzerinden kalkacağına inanmıyorum,herkezmi satıldı NASIL AYDINLIĞA ÇIKACAĞIZ sevgi ve saygılar iyiki varsınız

  5. Genelkurmay genel sekreteri nasil olur da,Pkk li Hasip kaplandan resmen özür diler?bu ne demektir? devlet bitti basinizin caresine mi bakin denmek isteniyor?üzülüyorum kahroluyorum uykularim kaciyor siginacak muhalefet dahi yok care yok isgal altina girmis gibiyiz bu kadar acz ve korkaklik 1000 yillik devlet deneyimi ile övünen ülkeme yakismiyor…Saygilarimla

  6. hocam sen kimsin ya? benim icimi, babami nasil biliyorsun? bu kadar mi ayni kafada olunur? eline, aklina, ailene, kafana, ne diyim sana saglik olsun. bizim de yaninda sana destek icin yapabilecegimiz bir sey varsa lutfen soyle. haziriz hocam. bahadir yasa, bahadir@yasa.us, 286-787-5151, 533-481-7511 24/7

  7. Çok Değerli Serdaroğlu,
    Yukardaki tüm yorumlara dileklere (başta ELİNİZE; KAFANIZA SAĞLIK, sonra SİYASETTE AKTİF OLMANIZ) katılıyorum.
    İnternette dolaşan çok güzel yorum ve ifadelerinizden kaynak göstererek alıntı yapmamızı uygun görür müsünüz, yoksa her defasında izniniz almak için size yazalım mı?
    Saygı ve sevgilerimle
    Yalçın Göğüş
    (Not: Çok sevdiğim bir Makine Mühendisliği öğrencim Ragıp Serdaroğlu acaba bir yakınınız mıdır?

  8. Sn. Bakanım Demokrat Parti Sakarya Akyazı ilçe baskaniyim görüşmek istediğim önemli bir husus var telefonumu size arz ediyorum arayabilir seniz veya telefonunuzu bildirebilirseniz çok memnun olurum

    Mecdi Cengiz
    05321647854

  9. Merhaba

    İstanbul da oturuyorum, sizin yazılarınız hergün okuyorum ve ülkem için sizin ile çalışmak istiyorum 0535 315 00 98 İclal Kumru

  10. Sn. Bakanımadım Erdal Çayan 19, dönem meclis danışmanlarındanım. Konya yerel42 sitesinde yazıyorum.Sizinle aynı çatı altında olmak bana onur veriyor. yazılarınızı her gün takdirle okuyorum ve ülkem için sizin önemli bir değer olduğunuzu her türlü çalışmanızda destek olmam gerektiğini düşünüyorum. O yüzden de sizinle görüşmek arzusundayım. 0535 790 59 08 telefonumu size arz ediyorum arayabilir seniz veya telefonunuzu bildirebilirseniz çok memnun olurum. Saygılarımla…

  11. 1-İnternetten İstanbulun eski fotoğraflarına bakıyorum. Eminönü Beyoğlu, Kadıköy gibi hatta Üsküdar, Fatih ilçelerini insan görünümlerine bakıyorum 1980 yıllarından önce dinsel kıyafetli pek kimseye raslanmıyor. bu resimler genel amaçlı olduğu için toplumu tam resmettiğini düşünüyorum. ama şimdi aynı yerlerin toplumunu resmedildiğinde toplumun nereye gittiği açıkça görülür.
    2- Buraya nasıl geldik, toplumu bu yöne sürükleyen meclisteki insanlar gökten zembille inmedi T.C Milli eğtim okullarından yetişdi. Bu düşünce burada şekillendi. Şimdi ise düşünce pazarlanıyor. Bu pazarda devamlılığı sağlamak için T.C ( Varsa) milli (varsa) Eğtimi de bu şekilde şekillendiriliyor. Şimdi yaygara koparan devlet idaresinden yoksun, parti ve kişi menfatini devletten önde tutan geçmişin iktidarı bu günün muhalefet partileri ve o zamanın siyasetçileri bu idareyi mumla davet ettiler. Bu kadar at gözlü olmasaydınız geleceği biraz düşünebilseydiniz böyle olmazdı. Hayırlı olsun. Tabi ki; süper gelişmiş doğu ve ortadoğu komşularımızın etkisi de var. El-Ezher Üniversitesi gibi üniversitemiz var. Bir meclis düşünün %80’nini şöyle veya böyle dinsel cemaatlerle ilişkisi var. Bir o kadarı da Ortadoğu ülkelerinde herhangi bir şekilde bulunmuş. Şimdi de rejim ithalatcılığını yapıyorlar. Büyük milletimizin tercihi bu. Gülerim ağlanacak halimize.

  12. Sayın Serdaroğlu, izninizle 26 ŞUBAT tarihli “Sultanlar Bahçesi Aksaray” başlıklı yazınıza katkıda bulunmak isterim.Sultanların hepsini son sultanımız için Çamlıca’da yapılmakta olan Külliyede toplayalım. Adını da RTE Külliyesi yerine SULTANLAR KÜLLİYESİ koyalım.Saygılarımla.

  13. Sayın Serdaroğlu,
    2002 seçimlerinden bu yana, Atatürkçü çizgideki merkez sağın yeni bir parti kurarak AKP’ye giden oyları geri almasını bekledik durduk, ancak düş kırıklığına uğradık. Muhtemelen bu baskı ortamında buna kimse cesaret edemedi. Ancak, 15 Şubatta Vatan Partisi sağ sol ayırımı yapmadan ortak paydası Atatürk olan insanları birleştirdi. Hasan Korkmazcan, Ufuk Söylemez, Yaşar Okuyan gibi isimler de orada. Bu oluşuma siz neden destek vermiyorsunuz? .Sizin (ve katılmaya ikna edeceğiniz Atatürkçü çizgideki merkez sağdan diğer arkadaşlarınızın) bu oluşuma çok büyük güç katacağı bir gerçek. Gördüğüm kadarıyla sizin fikirlerinizle Vatan Partisinin programı çok uyuşuyor.Niçin Vatan Partisine katılmadığınızı bizlere açıklar mısınız? Teşekkürler.

  14. Sayın Serdaroğlu; yazılarınızın uzun suredir takipçisiyim. Her yazınızı mutlaka okurum. Ve Sosyal medya’da da paylaşıyorum. Gerçekleri; Edebi Sanatları kullanarak Bu kadar güzel Türkçe yazan sizin gibi değerli insanların varlığı bize ümit ve moral veriyor.Gerçekleri tüm açıklığı ile dile getirirken Adalet ve Vatan Sevgisi dışında hiç bir çıkar ve amacınız olmadığı açık olarak anlaşılıyor. Ve fark ettim ki ” Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; Müminlere karşı yumuşak, kafirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar.” Maide 54 Sizi ne güzel anlatıyor. Allah sizin ve bizlerin yardımcısı olsun. Selam ve Saygılarımla.

  15. Değerli Serdaroğlu

    Muhaliflerin yakın izleme ile kuşatma ve baskı altına alındığı bu karanlık dönemde hakkınızda davalar açılmasına rağmen gündemi bam telinden yakalayarak aydınlatıcı , bilgilendirici , öğretici yazılarınızla topluma büyük hizmet veriyor ve tarihe not düşüyorsunuz. Yazılarınızı sadece okumakla kalmıyor oldukça yüksek okuma sayısına ulaşan kişisel küçük muhalif gazeteciğimde http://www.nacikaptan.com ‘da yayımlıyorum.

    Kaleminize sağlık.

    Saygılarımla

    Naci Kaptan

  16. Sayin Serdaroglu,
    Arada bir yazilarinizin bazilarini calip facebook’ a koyuyorum insallah mahsuru yoktur.
    Selam , sevgi ve saygilarimla,
    Bahadir Yasa

  17. Rifat Bey yazılarınız düzenli olarak geliyordu Son aylarda alamaz oldum gene göndermeye devam eder misiniz Saygılarımla Zafer KALAYCI

  18. Rifat Bey bu son yazınızda bir taraftan din ve siyaset ayrışımından söz ediyorsunuz ve diğer taraftan, ” ‘Barış Dini’ olan Yüce İslam” diyerek din taraftarlığı ve hatta propagandası yapıyorsunuz. Bence hiçbir din, İslam da içinde ‘Barış Dini’ değildir. Bu çok aşırı bir ifadedir. Çok yerinde olan siyasi görüşleriniz dışına çıkmasanız olmaz mı ? Türkiyede şimdi müslüman olmak şart mıdır ? Aksi olamaz mı ?

  19. Biraz önce öz geçmişini okuyunca daha da çok sevdiğim, saydığım ve hayranlık duyduğum sevgili SERDAROĞLU’na, hem üstün ve özgün öz geçmişi hem de bugünkü SAFLIK MI İHANET Mİ ? başlıklı muhteşem yazısı için en candan tebrikler, teşekkürler, sevgiler, saygılar ve en iyi dileklerle Gönül’den bir ithaf :

    SON EMELLERİ, BU KUTSAL TOPRAKLARI VE SULARI BÖLMEK VE

    BÖLÜŞMEKTİR

    Açık ve gizli ajanlar,tüm iç ve dış gericiler,yobazlar ve faşistler ile elele,
    En hayin tuzakları kuruyorlar bu mazlum Türk Ulusu’na ve Türkiye’ye.
    Birinci emelleri,Türk’ü ve Türkçe’yi,Türkiye’yi ve Atatürk’ü yoketmektir.
    Son emelleri ise, bu kutsal toprakları ve suları bölmek ve bölüşmektir.

    Bu emeller için,Türkiye’yi ve Türk Ulusu’nu bir iç ve dış savaşa itiyorlar
    Ve çok kalleş ve kahpe planlar ve programlar yapıyor ve yaptırıyorlar.
    Bunlara karşı tek ve birleşik bir vatan cephesi kurmak en ulu bir ödev.
    Bunların tümünün defterini dürmek en ulusal ve toplumsal bir görev.

    Gönül Pınar Atacı, 26.9.2017

  20. Yazılarınızı takip ediyorum. Bu insanları aydınlatmak için çok gayret ediyorsunuz. İnşallah gayretleriniz boşa gitmeyecek. Sizin kadar cüretkar, korkusuz ve doğruları yazan ender insansınız. Tebrikler, ellerinize nazar değmesin.

  21. Demokratik halk hareketiniz hayırlı olsun. Merak ettiğim bu nasıl bir hareket olacak, yürüyüşler, boykotlar, grevler vs gibi mı? Yoksa gelecek seçimleri kazanmak için çalışma gibi mı? Bazı doğrular , gerçekliği karartır. Gerçeği görmek için bir çok doğruyu analiz etmek gerekiyor.

  22. Türkiye’nin kurtuluşunun ve sağlam zemine oturmasının yegane yolunun Gazi Paşa Hazretlerinin ‘bozkurtlu Türk milliyetçiliği’ anlayışında olduğu kanaatini taşımaktayım. Ümitsiz değilim. Zira, Yüce Tanrı, ümitsizliği haram kıldı. Çok ama çok gayret gösterilerek ilk karşı çıkılması ve tepki gösterilmesi gereken şeyin ‘genişletilmiş büyük ortadoğu projesi ve buna hizmet edenler’ olduğu gerçeğinin farkına varılması gerektiğini düşünmekteyim. Tanrı, milletimizi ve Devletimizi korusun.

  23. Bize sevgili Serdaroğlu hocam gibi insanlar lazım. Gerçek CHP ruhu yozlaşmadan önce bu idi. İlgi ile takip ediyorum. Selam ve sevgilerimle

  24. Rifat Bey ne der bilmiyorum, Ama bana gore Sn. Perincek Truva atidir. Emperyalistlerin adamidir. Bunu defalarca kanitlamistir. Vatan partisindeki değerli gençlerin tümünden ozur dileyerek bu kanaatimi belirtiyorum.
    M.Rasit OZMEN

  25. Değerli Rıfat Serdaroğlu,

    Yıllardır etkinlik ve yazılarınızın takipçisiyim.
    Sayısını bilmiyorum ama arşivimde tahminen 1500 civarında siyasi yazılarınız vardır.
    Yazılarınızdaki cesur ve doğru yaklaşımlarınızı takdirle karşılıyorum.

    Yaşça sizden birkaç yaş ilerideyim. Ancak bu durum siyaseten sizden üstün olduğum anlamına gelmez. Siz babadan gelen bir siyasetçisiniz. Bu konuda ancak sizin çömeziniz olabilirim.

    Yaklaşık bir yıldır öncüsü olduğunuz “Çoban Ateşi” çalışmalarınızın da destekçisiyim.
    Dünkü 23 Şubat günü İzmir/Basmane’deki “Çoban Ateşi” etkinliğinize karımla birlikte katıldım. Üzülerek ifade etmek isterim ki bu etkinliği belki yarısı olmadan sıkılarak terk ettik. Umduğumuzu bulamadık.

    1960 öncesi DP saflarında siyaset yapan babanızı ve çektiğiniz sıkıntıları biliyorum. Bu nedenle 1960 ihtilalini ve yöneticilerini ve sonrasını yermenizi bir yere kadar anlayışla karşılıyorum. Ancak bu ihtilal yöneticilerinin tamamen haksız ve DP yöneticilerinin de tamamen suçsuz olduklarını söylemek ne kadar doğru olur bilmiyorum.

    Yaşadığımız günlerde AKP’ye ve yöneticilerine yaptıkları yolsuzlukları, yanlışları, hukuksuzlukları, söyledikleri yalanları kendiniz yazıyor ve söylüyorsunuz. 1950/1960 yılları arasında iktidar olan DP de o günün koşullarında bugünkü AKP’den daha farklı çalışmamışlardır.
    14 Mayıs 1950 seçimini kazandıktan sonra çıkardıkları ilk yasa ile “Ezan Arapça da okunabilir” diyerek dini istismar edeceklerini ve bu çalışmayla dini siyasete alet edeceklerini açıkça ifade etmişlerdir.
    Bugün şiddetle karşı çıktığımız ve sizin de kuvvetle desteklediğiniz Amerikan emperyalizmine karşı savaşta, ilk olarak 1946 yılında İnönü zamanında Marshall yardımlarına olur vermekle başlayan ülkemizin ABD karşısındaki yıkımları Menderes döneminde de bir ABD düzeni olan Nato’ya katılabilmek amacıyla ve “Küçük Amerika” olabilmek hayaliyle Kore’ye gönderdiğimiz ve orada şehit verdiğimiz binlerce vatan evladıyla büyümüştür.
    (Elbette ülkemiz savunması ve güvenliğiyle hiç alakasız olarak sırf Amerika’ya yaranmak ve Güney Kore’yi savunmak için orada can veren Mehmetçiklere “şehit” demek ne kadar doğrudur onu da bilemiyorum.)
    Ayrıca İstanbul’un bugünkü düzensiz, karmaşık, başıbozuk yapısının ilk mimarının da “İstanbul’un taşı toprağı altındır” diyerek Andolu’dan İstanbul’a doğru işsiz, güçsüz, eğitimsiz ve mesleksiz bir kalabalığın göçünü başlatan Menderes olduğunu unutmamak gerekir.

    “Çoban Ateşi” İzmir toplantısında gerek video gösterilerinde ve gerekse sunucunun Menderes, Zorlu, ve Polatkan’ın Demokrasi şehidi olarak tanıtılması ve anılması da garibime gitti.
    Elbette bu siyasilerin bir intikam hırsıyla idam edilmelerinin savunulacak bir yanı yok.
    Ancak ülke çıkarından çok kendi siyasi çıkarları uğruna yaptıkları çalışmaları da göz ardı etmemek gerekir. Siz değil misiniz ki “biz hiç yalan söylemeyeceğiz” diyen. O zaman bu DP iktidarının da neler yaptığını doğruca söylemeniz gerekir diye düşünüyorum. Özellikle de Dp iktidarının son 3-4 yılını. Bu yıllarda yapılan faşist uygulamaları, sürgünleri, hukuksuzlukları da akıcı üslubunuzla dile getirmeniz gerekir.
    DP taraftarı olmadığı için bu hukuksuzluk ve sürgünleri yaşayanlardan biri de benim babamdır ve dolayısıyla ben.
    İlkokulu 4, Ortaokulu 3 ve liseyi 3 ayrı okulda okumanın demek olduğunu düşünebiliyor musunuz. Bu nedenle hiç çocukluk arkadaşınızın olmadığını düşünebiliyor musunuz.
    Bugünkü hukuksuzluk ve sürgün ve işten atma gibi yaptırımlardan pek farkı yok gibi.
    Tabii bir de Menderes, Zorlu ve Polatkan 1960 ihtilali sonrası idam edilerek “Demokrasi Şehidi” oldular ise 1971 darbesi sonrası yine bir hırsla idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’da “Demokrasi Şehidi” değiller mi. Onların da adını anmak gerekmez miydi.
    Tabii ki doğru ya da yanlış, yanlı ya da yansız yasal bir mahkeme ve duruşmalar sonucunda verilen hüküm sonrasında idam edilmek “Şehit” olmak için yeterli midir. Onu da düşünmek gerekir. Eğer böyle bir kavram var ise herhangibir suç nedeniyle idam edilen kişi kendine yakın olanlarca “Şehit” varsayılabilinir mi.

    Süleyman Demirel’e gelince…
    DP’nin devamı olduğunu açıkça ifade eden ve yine Amerikan eğitimli ve “Morrison Süleyman” diye anılan bu siyasetçi de (her ne kadar bugünkü siyasetçilerle kıyaslandığında pırıl pırıl parlarsa da) Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde o güne kadar ençok “İmam Hatip” okulu açmakla ve bu şekilde dini duyguları istismar ederek kendine siyasi çıkar sağlayan bir siyasetçi değil midir.

    Bu arada açıkça ifade etmek isterim ki ne DP yöneticileri, Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan (Kütahya/Emet’deki bor madenlerine o tarihte el koyan Sıtkı ve Sırrı Yırcalı kardeşler ile benzerleri hariç) ve ne de Süleyman Demirel’in parasal anlamda bir yolsuzluğunu söylemek de mümkün değil. Yaşadığımız günlerdeki yöneticilerin neredeyse tamamı bu konuda kesinlikle ayrıcalıklıdırlar.

    Toplantının başında kuklaların ipinin kesileceğini de kendiniz ifade ettiğinize göre birer Amerikan kuklası olan Menderes ve Demirel’inde ipini kesmek gerekmez mi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve olası gelecek Başkan Tunç Soyer’e de bu toplantıda birer plaket verdiniz. Plaket bir emek, bir hizmet karşılığında verilir. Kocaoğlu ve Soyer “Çoban Ateşi”ne ne gibi bir katkıda bulunmuşlardır ki bu plaketleri hak ettiler. Bu davranış da geleceğe dönük bir yaranma davranışı olarak yer etti belleğimizde.

    Konuşmacıların gelecekte partileşme olasılığı olan bir harekette şimdiden yer kapma çabası içinde olduklarını gördük. Sıkıldık, rahatsız olduk. “Çoban Ateşi” böyle olmamalı diye düşündük. “Çoban Ateşi” ülke sevdasıyla karşılıksız olmalı diye düşüncemizle geldiğimiz bu toplantıdan Rotary üyesi hanımın kadın konulu uzun ve sıkıcı konuşması sırasında da yeter artık diyerek toplantıdan ayrıldık.

    Ben, ülkemizin aydınlığına hizmet eden güzel yazılarınızın yine takipçisi ve paylaşımcısı olacağım.
    Bundan kuşkunuz olmasın.

    Ancak ülke çıkarlarını 2. plana ittiğini ve Amerikancı Menderes ve Demirel çizgisini sürdüreceğini düşündüğümüz ve bu nedenle yanlı olduğuna karar verdiğimiz “Çoban Ateşi” kavramı bizim için bitmiştir.
    Çalışmalarınız için teşekkür ediyor, sağlıklar ve ülkemizin aydınlığa çıkması için yaptığınız katkılarınızda başarılar diliyorum.

    M. Şefik Balkanlı
    İzmir

  26. DP ve devamı olan partiler ve oralarda görev alan siyasetçilerinde bu günlere gelişimizdeki rolleri nedeniyle günah çıkartması gerekir diyorum…

  27. Değerli Artes,
    Yorumunuz için teşekkürler.
    Ancak, mademki “DP ve devamı olan partiler ve oralarda görev alan siyasetçilerinde bu günlere gelişimizdeki rolleri nedeniyle günah çıkartması gerekir” diyorsunuz; o zaman da “kendileri çoktan tarihe karışmış ve günah çıkartamayacak durumda olan bu zavallı kişilerin”, “Çoban Hareketi” kapsamındaki toplantılarda adeta yüceltircesine görüntülenip takdim edildiği anlayıştan vazgeçilmeli ve gerçekten yurdunu seven insan profili oluşturulmalı diye düşünüyorum.
    İzmir toplantısında gelecekteki olası partileşmede yer kapmayı şimdiden düşündüğünü çıkarsadığım bazı konuşmacı tiplerin de hiç vakit kaybetmeden “Çoban Hareketi” kapsamından elenmesi ve hızla uzaklaştırılması gerektiğini de eklemeliyim.
    O zaman “Çoban Hareketi” gerçekten ‘kişisel çıkarları için vatanı pazarlamayı düşünen zavallılardan’ arındırılıp “tamamen ve sadece yurdunu kişisel çıkarların üstünde gören, düşünen, savunan yurtseverlerden” oluşan bir kimliğe dönüşebilecektir. Ve o zaman “Çoban Hareketi” yurdunu gerçekten kişisel çıkarlarının üstünde tutan vatandaşların yoğun katılımlarıyla durdurulamaz bir biçimde önlenemez bir yükselişe geçecektir
    Sevgilerimle.
    M. Şefik Balkanlı

  28. *Sn.Balkanlı, ”Efradını cami, ağyarını mani” yorumunuza içtenlikle katılıyorum.. İzmir toplantısında ben de vardım ve sonuna kadar izleyebildim.. Evime dönünce, eleştirdiğiniz konuların ”neredeyse aynısını” madde madde sıralayıp, becerebildiğim en yumuşak üslupla eleştirmeye çalıştım.. Hayal kırıklığımı yenemediğim için yazı uzadıkça uzadı.. Vazgeçtim.. Değerli bir siyasetçinin liderliğindeki önemli bir fikir hareketi olan Çoban Ateşi’ni, birileri (bilerek/bilmeyerek) ‘’yanlış yönlere(?!)’’ doğru körükleme çabasında sanki.. Yıllar önce, Sn.Mümtaz Soysal’ın Bağımsız Türkiye Hareketi’ne nefer olmaya niyetlenmiş; benzer hayal kırıklığını yaşamıştım.. Sn.Soysal’ın yakın akademisyen çevresi başta olmak üzere Hareket’i yöneten(?!) ekip ‘’Türk insanının gerçeğinden/anlayış, bakış seviyesinden’’ benzer uzaklıktaydı.. Max. ¼’ünün aidat ödediği birkaç yüz kayıtlı üye.. Dernek merkezine fiilen gelen birkaç ‘’on’’ müdavim.. Hoş sohbetler.. Eski dost guruplaşmaları.. İlçe Başkanlığı gibi Etkin Makamlar(?!) için kulisler.. Fikir ‘’güncel ve güzel(?!)’’ ya, onbinlerce üye kazanarak, kısa sürede partileşip, iktidara yürüyecekmiş gibi köşe kapma mücadeleleri.. vs.. vs..
    Çoban ateşi Hareketi’nde ‘’Ben bu filmi görmüştüm’’ hissine kapıldım.. Umarım ‘’Kesin’’ yanılmışımdır.. Umarım ‘’yanlış’’ anlamışımdır.. Umarım Çoban Ateşi ‘’Vatanıma, Milletime ışık olacak kadar’’ büyür.. O zaman ben ‘’ateşin dibinde küçük bir köz olmaya’’ hazırım ve razıyım..
    Saygılarımla,

  29. Değerli Mahir Şeki,
    Yorumunuz için teşekkürler.
    Yazınızın sonunda belirttiğiniz gibi “Bu filmi görmüştük” hissinizde pek yanılmıyorsunuz bence. Belirttiğiniz gibi Mümtaz Soysal zamanında yaşanan ve sonrasında günümüze kadar süren tüm siyasi oluşumların içinde yer bulan ‘köşe kapmaca’ oyunu daha şimdiden “Çoban Ateşi” oluşumunun içinde başlamış.
    Ancak bu sayfadaki yorum yazarlarının atladığı bir konu var. Burada her yorumcu kendi düşüncesi çerçevesinde kendi yorumunu yazıyor. Elbette kimsenin buna karşı çıktığı da yok.
    Oysa “Çoban Ateşi” oluşumunu bilgi ve birikimiyle ateşlemeye çalışan değerli siyasetçi Rifat Serdaroğlu’ndan bu yorumlara açıklayıcı katkılar yapması gerekir diye düşünüyorum.
    Bakınız 24 Şubat günü benim, 18 Mart günü değerli Artes’in, ve 2 Nisan günü sizin “Çoban Ateşi” hakkındaki önemli eleştirilerimize hiç yanıt gelmedi.
    Bu sessizlikten anladığım, düşüncelerimizin doğru olduğu ve bu “Çoban Ateşi” hareketinin de; yine Menderes, Demirel, Özal ve benzerlerinin yaptığı gibi kişisel çıkarlarının peşinde koşarak yurt sevgisi yerine Amerikan kuklalığını kabul edip, dini duyguları olabildiğince sömürüp gücü eline geçirme sevdası olduğu ve ne yazık ki değerli Rifat Serdaroğlu’nun da bu gibi çıkar hesaplarına “dur” demediğidir..
    Size sevgilerimi gönderiyorum.

  30. Sayın SERDAROĞLU;
    Evet, sizi tebrik ediyorum. Sizin de belirtmiş olduğunuz gibi, bu kadar haksızlığa, bu kadar hukuksuzluğa, bu kadar düşünce cinayetine hiç bu kadar tanık olmamıştık. Bunlar kendilerini Müslüman olarak tarif ediyorlar ama yaptıklarının hiçbiri Müslümanlığa uymuyor. Daha da kötüsü: bunların bizlere dayattığı Kur’an’ı Kerim’de olmayan bir Müslümanlık. Görünen o ki, hukuk, medeni hukuk olmaktan çıkmış, içinde hak ve adalet kavramı olmayan ucube bir KADILIK sistemine dönüşmüştür. Bakınız; 657 sayılı Kanuna göre çalışan memurların senede iki tane ikramiyesi vardı, bir kararnameyle seksen yıllık hakları ellerinden alındı. Ama sadece memurlardan. Müfettiş, daire başkanı ve üstü olanların ki kesilmedi. Enteresan olanı ise o zaman yetkili sendika olan ”MEMUR-SEN” bu gün bile yetkili sendika. Bu da demek oluyor ki, hak hukuk, adalet demek güç demek. İnsanlar güçten yana. Kendi iradesini başkalarına teslim etmiş. Bu akıl tutulması değil midir? Bendenize ait ”OKULDAN KAÇANLAR” başlıklı şiirim bunları daha iyi anlatıyor sanırım. Selamlar…

    http://www.erdalkoca.com

    Okuldan Kaçanlar
    *
    Ne diyerek geldiniz! Sonra caydınız, niye
    Milleti kandırdınız! Din, iman diye diye
    Hadisten devrim yapıp ayetten modifiye
    … İktidarı görünce kendinden geçen bunlar
    … Hoca doğru söylemiş okuldan kaçan bunlar
    *
    Hem de uzun boyluydu duruştu falan filan
    Demokrasi özgürlük yarıştı falan filan
    Kardeşlik projesi barıştı falan filan
    …Pirincin içindeki taşları seçen bunlar
    …Hoca doğru söylemiş okuldan kaçan bunlar
    *
    Siyasi derinlikmiş! Bir kitap üç makale
    Söyleyin nasıl geldi koca ülke bu hale
    Kitler arpalık oldu her yandaşa ihale
    …Yolsuzluk kapısını ilkönce açan bunlar
    …Hoca doğru söylemiş okuldan kaçan bunlar
    *
    Siz seçtiniz bunları gidenler hep pis miydi
    Yoksa bunlar hırsız mı ilahi bir his miydi
    Yoksa benlik davası acaba nefis miydi
    …Korkarım ki gizlice içki de içen bunlar
    …Hoca doğru söylemiş okuldan kaçan bunlar
    *
    Biraz da insaf edin din iman yok mu sizde
    Biz de Allah kuluyuz biz de insanız biz de
    Gözümüzün yaşları kurumaz sayenizde
    …Müritlere inanıp kanatsız uçan bunlar
    …Hoca doğru söylemiş okuldan kaçan bunlar

  31. Değerli Rifat Serdaroğlu,

    27 Mayıs günkü “DEMOKRASİ ADASI” başlıklı yazınıza bazı işlerim nedeniyle gününde bir yorum yazamadım.
    Şimdi bir fırsat buldum ve yazıya başladım.

    Öncelikle sizin cesaretinizi ve yolsuzluklara, olumsuzluklara karşı verdiğiniz uğraşları kutlarım.
    Keşke Atatürk Türkiyesinde yaşayanlar olarak herbirimiz sizin kadar korkusuzca ve yılmadan sizin verdiğiniz uğraşı verebilseydik.
    Ancak şimdilik geçmiş ola.

    Neyse…
    “Demokrasi Adası” başlıklı yazınızı İnternet sayfalarınızda ki ‘Hakkında’ başlığı altında “Çoban Ateşi” hareketinin 23 Şubat günkü İzmir toplantısının hemen ardında yazdığım ve aşağıda alıntıladığım 24 Şubat tarihli yorumuma ve ekli yorumlara yanıt olarak algıladım.

    “Demokrasi Adası” başlıklı yazınızın sonlarına doğru
    “”Şimdi sözüm, Demokrat Parti-Adalet Partisi- Doğru Yol Partisi gibi “Merkez-Merkez Sağ’da” siyaset yapan kadrolara, baştan karşı olanlara;
    Herkesin aklını başına alma zamanıdır. Şimdi birlik içinde hareket etmeliyiz. Haksız ve gereksiz eleştirilerin bugünümüze bir faydası olacaksa, beraberce eleştirelim. Unutulmasın ki, T.C Devleti, 1919 yılındaki şartlardan daha ağır bir saldırı altındadır.””
    demişsiniz.

    Dediklerinizin bir bölümünde elbette çok haklısınız.
    Evet herkes aklını başına almalıdır.
    Evet şimdi birlik içinde hareket etmeliyiz.
    Evet TC Devleti 1919 yılındaki şartlardan daha ağır bir saldırı altındadır.
    *
    Ancak “Haksız ve gereksiz” olarak nitelediğiniz ‘Demokrat Parti-Adalet Partisi- Doğru Yol Partisi eleştirileri’ görüşünüze katılmam olası değil.

    “TC Devletinin 1919 yılındaki şartlardan daha ağır bir saldırı altına girmesinin başlangıcı” 1946 yılındaki kuruluşundan hemen sonra dinsel duyguları siyasete alet ederek başlatan ve bu biçimde iktidara gelen Demokrat Parti ve bu partinin lideri Menderes değil midir.
    Menderes iktidar olduğu 10 yıl boyunca bıkmadan usanmadan din sömürüsü yapmamış mıdır.
    24 Şubat tarihli yazımda açıkça belirttiğim gibi (bugünkü AKP hükümetinin yaptığının tıpatıp benzeri olan) hukuksuzluklara, liyakati bırakıp yandaşlığa, adam kayırmaya, kendisinden olmayanı sürgünlere göndermeye ve eziyet etmeye çalışmamış mıdır.
    Hatta milletvekillerine “Siz isterseniz Hilafeti bile getirebilirsiniz” dememiş midir.

    Adalet ve Doğruyol Partileri ise zaten aynı partidir. Zaman içinde adı değişerek varlığını sürdürmüştür. 1980’e kadar Adalet Partisi olan adı 1980 Cuntası tarafından kapatıldıktan sonra Doğruyol Partisi olarak yeniden kurulmuştur.
    Bu partinin önceki liderleri Ragıp Gümüşpala ve Sadettin Bilgiç gibi isimlerin yanısıra uzun süreli önde geleni ve lideri Süleyman Demirel tarafından yapılan din sömürüsü ile o tarihe kadar ençok İmam Hatip Okulu açma konusu siyasete alet edilmemiş midir.
    Nur Cemaati, Süleymancılar Cemaati gibi kesimleri de etki alanına alması ve İslami kanadın yanında Irkçı-Turancı hareketi benimseyen, radikal milliyetçilik görüşünde olan isimleri de barındırması bu partinin genel politikası olmamış mıdır.

    Keza bu iki partiden başka 1980 darbesi ürünü olarak ortaya çıkan Anavatan Partisi benzer doğrultularda bir siyaset anlayışı sergileyerek ülke içinde Cumhuriyet devrimlerinin tüm kazanımlarını yok eden ‘Özelleştirme’ furyasını başlatmamış mıdır.

    Her üç parti de ABD yanlısı siyaset gütmemiş midir.
    Biri Nato’ya girebilmek için ordumuzu Kore savaşına sürükleyerek binlerce vatan evladının ölümüne neden olurken (Dikkat ediniz şehit demiyorum. Çünkü şehit vatan için savaşırken ölünürse olunur. Oysa Kore’de vatan evlatları ABD uğruna ve Menderesin hayalleri doğrultusunda canlarını kaybetmişlerdir.)
    diğeri ise ABD yanlısı politikalarını zirveye çıkararak Morrison Süleyman sanını almamış mıdır.
    Partinin sonraki lideri Tansu Çiller ise milletinden ABD vatandaşlığını saklayarak ABD içinde mülk zengini olmamış mıdır.
    Anavatan Partisi lideri Turgut Özal tarafından ABD istekleri doğrultusunda başlatılan özelleştirme furyası sonunda ülkemiz bugün patates’i, soğan’ı ithal eder hale gelmemiş midir.

    Bu partilerin böylesine yanlış politikaları sonucu ‘Mağduriyet’ silahına sarılan AKP iktidar olmamış mıdır.
    AKP her üç partinin siyasetini çok daha cesurane bir anlayışla işleyerek bugün yaşadıklarımıza neden olmamış mıdır.
    *
    Şimdi; başlangıçta desteklediğimiz ve 23 Şubat tarihli İzmir toplantısından sonra (yine son 70 yıllarda gördüğümüz din sömürüsü yapan sağ partileri öven bir yaklaşım sergileyen ve bu partilerden fazla bir farkı olmayacağını düşünerek) desteklemekten vaz geçtiğimiz “Çoban Ateşi”
    hareketi;
    1919 yılından sonraki 15 yılda Cumhuriyeti kuran, Hilafeti kaldıran, Saltanatı hudut harici eden, Tekke, Zaviye ve Medreseleri kapatan, Din eğitimini Devlet Okullarında bir düzen altına alarak veren, Eğitimi birleştiren ülkenin kurucu kadrosunun düşüncelerini mi benimseyecekdir, yoksa hepsi birbirinin benzeri ve devamı niteliğinde olan Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan çizgisini izleyip dini duyguları sömürerek ABD yanlısı mı olacaktır.

    Bu koşullarda “Birlik içinde hareket edelim” derken ülkeyi yeniden bir bilinmeze doğru sürükleyecek bir hareketin içinde mi olalım.

    Ülkemizin birlik ve bütünlüğü sevdalısı olarak bizlerin destekleyeceği tek oluşum 1945 sonrası tüm siyasi irade oluşumlarını reddedip Atatürk ilkeleri doğrultusunda oluşacak yeni bir harekettir.

    Geçmişinizdeki (Demokrat Parti sonrasında babanızın ve kendinizin yaşadığı) zor günleri eğrisiyle doğrusuyla tarihe bırakıp böyle bir hareketin öncüsü olmanız dileğimdir.

    Sevgilerimle…

    M. Şefik Balkanlı
    29.05.2019
    İzmir

  32. Sn Rıfat serdaroğlu yazılarınızı her okuduğunda sizin ile aynı fikirde oldugumu görüyorum.
    Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Başarılar dilerim.

Düşüncelerinizi yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s