Anladık, Anayasa- Yasa tanımıyorsunuz.
Edep, erkân, büyük, küçük bilmiyorsunuz.
Aile terbiyesi, Türk gelenek ve göreneklerinden nasip almamışsınız.
Helali, adaleti unutmuşsunuz, haram yemeye alışmışsınız.
Kuldan utanmıyor, Allah’tan korkmuyorsunuz.
Yarın, devir değiştiğinde Türk Milletinin size neler yapacağını da hiç düşünmüyor musunuz?
İçişleri Bakanı koltuğuna oturtulan çocuk!
Bir zamanlar, en ağır hakaretlerde bulunduğun, hırsızlıkla soygunla suçladığın kişilerin emrine girmek, senin adamlığını yok etmiş! Babandan da mı utanmazsın!
Sen atama ile İçişleri Bakanı yapılmış bir fanisin.
Kendini illegal örgütler olan mafya benzeri örgütlerin başkanı filan mı sanıyorsun?
Hele bi kendine gel bakalım, çocuk!
Türk Basınının dürüst, yiğit, namuslu kalemlerinden Saygı Öztürk bir haber yapıyor. Haber tamamen doğru.
AKP Milletvekili bir kadın, evlendiği eşini yıldırım hızıyla terfi ettiriyor!
Hem de ne terfi! Adam, milletvekili kocası değil, sanki sırıkla yüksek atlayıcı. Başkasının yıllarca uğraşıp geleceği makama, adam aylar içinde gelmiş.
Bunun adı bal gibi nepotizm ’dir, kayırmadır, nüfuz yolsuzluğudur.
Milletvekili eşi olunca ne oluyor? Bokunda boncuk mu çıkıyor? Eğitimli Türk Gençleri, işsiz gezerken bu sepet, Milletvekili kadınla evlenince, Türk gençlerinin haklarını mı yiyeceğini zannediyor?
Saygı Öztürk, bu çirkinliği haklı olarak haber yapıyor. Haberde İçişleri Bakanının adı sanı yok!
Vay sen misin yazan? Namussuzluktur bu diye, Bakan, Saygı Beye saldırıyor, hakaret ediyor!
Hangi hakla? Sen kendini ne sanıyorsun? Bindiğin araba devletin, korumaların devletin memuru, sen Savcı mısın, Yargıç mısın?
Oldu olacak, Saygı Öztürk hakkında karar ver ve infaz emrini de ver!
Hukuk Devletinin Bakanısın sen. Hakkında yazılan kişi şikayetçi ise, yargıya başvurur, yargı kararını verir. Bu karara AKP’li çift de Saygı Öztürk de saygı duyar. Sana ne ki?
Terbiyesizlikleriniz, had bilmezliğiniz, liyakat tanımamanız, kul hakkı yemeniz bizi bıktırdı. Lütfen, aklınızı başınıza, terbiyenizi de önünüze katın. Kendinize gelin.
Türk Milletinin sabrını taşırmak üzeresiniz. Size yakışanı yapın ve Saygı Beyden özür dileyin.
Yoksa, çok üzülürsünüz! Üzerim sizi!
Türk Milletinin sahibi olduğu makamınıza gelirim, size bir BAKAN nasıl olmalıdır, öğretirim.
Bir Bakanda olması şart olan meziyetler, sakin olmak, akla ve hukuka göre hareket etmek, devlet gücüne güvenip vatandaşına hakaret etmemektir.
Bakanlık bitince sokağa çıkamazsın çocuk! Seni ben bile kurtaramam o zaman…
Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Haziran 2020
Rifat Serdaroğlu
Rıfat Serdaroğlu 
Yazınız için, çok teşekkürler… 17 senede yapılan talan, son bir yılda yapılanın yanında devede kulak misali gibi kalmışken, SEÇİM 3 yıl sonraya BIRAKILIYOR!… Son YILDAKİ HUKUKSUZLUKLAR TALANLARA DURMADAN BASMAK BİLE YETMEYECEKTİR… “CANLI YAYINDA” REJİM FİİLİ OLARAK DEĞİŞMİŞTİR.!”açıklaması CUMHURİYETİN BİTTİĞİ ifadesiyken hiç bir ANAYASA HUKUÇUSU bunun mahkemede hesabının verilmesi gerektiğini kamu önüne getirmedi… Ve bu günleri yaşatanlara cesaret verilmiş oldu… 2023 e kadar Ne TÜRKİYE CUMHURİYETİ kalır, ne de MUHALEFETTEN GELECEK HER KANUNİ UYARININ MECLİS OYLAMASIYLA REDDEDİLMESİNDEN BAŞKA hiç bir görevi kalmamış TBMM ‘neden hayır beklemek sadece HAKKI KANDIRMAK OLACAKTIR… MECLİSİN FESHİ, NASIL MÜMKÜN KILINABİLİR? BU ORTAYA KONULMALI VE UYGULAMAYA DERHAL BAŞLANMALIDIR… TÜRKİYE CUMHURİYETİ YAŞATILMAK İSTENİYORSA…
Sayın Serdaroğlu, ağır eleştirilerinize katılırım,evrensel hukuk da onaylar ama bir Bakana ”Çocuk” ifadesi size yakışmadı,yakışmıyor! Siz ki şaibesiz bir bakanlık yapmış bir kişisiniz!
Maalesef yıllardan beri atamalar,işe almalar hepsi yandaş,yakın ve partili olmak kaydıyla alındı. Onlar ve işe girenler kazanmış olabilir ama maalesef TÜRKİYE kaybetti! Hem de adaletini bile kaybetti!
Bakan olsa yakışır da bu bakan değil mafya bozuntusu. Kalemine sağlıklı sn. Serdaroğlu.
Sayın Serdaroğlu,yazınız çok güzel ve yerinde olmuş,lakin,size sade bir vatandaş olarak naçizane bir öneride bulunmak isterim: bizler 12 Eylül döneminde bile bu derece bunalmadık, millet fakr-ü zaruret içersinde olmakla beraber,mutsuzdur,geleceğe güvenle bakamamaktadır.çaresizdir…!yapılan yanlışları dile getirmeniz elbette takdire şayan, lakin , eğer partiniz kurulur da , yollara düşerseniz mesela Milli Eğitim politikanız nasıl olacak,işsizliğe nasıl çare bulacaksınız,Tarımı nasıl ayağa kaldıracaksınız,Hukuku yeniden nasıl egemen hale getireceksiniz….! Vatandaş artık bunları duymak istiyor haklı olarak..yoksa anlatılanları zaten içinde sızıyla yaşıyor ve yarasına bir melhem nasıl olacak onu gözlüyor.
Saygılarımla.
Sayın Serdaroğlu,
Yine Yüreğinize, elinize sağlık, inşallah dediğiniz yani bu devlet terbiyesi almamış kişilerden hesap sorulacak günler gelecek, sağlıkı günler dileriz
Bunların hukuk tanımazlığı, kendilerini anayasa başta olmak üzere her türlü yasanın üstünde görmeleri, yıllar önce AOÇ’de yapımına başlanan malum bina ile ilgili mahkeme kararı sonrası “sıkıysa gelip yıksınlar” beyanı ile başladı ve artarak devam ediyor. İşlerine geldi mi “yargı bağımsız, mahkemeler karar verecek”, işlerine gelmediği zaman ise “bırakın ona ulema karar versin, siz kimsiniz yaa, siyasi kararlar veriyorsunuz çok meraklıysanız çıkarın cübbenizi siyasete atılım” gibi yargıyı baskı altına alıcı söylemler… Yüksek yargı mensupları iktidar ileri gelenleri ile çay topluyorsa, yargı bağımsızlığı boş laftır.
Sayın Serdaroğlu,
Sizden başka kimsenin yazılarını takip edemiyorum, çünkü bir şekilde artık hükümetin baskısına boyun eğdiklerini hissediyorum. Muhalefet partilerinin tek işlevi haftada bir çıkıp, toplasan beş tane kanalda yayınlanacak açıklamalar yapmak. İnanın 70 yaşında tahsilsiz bir ev kadını bile bu muhalefetin şu an yaptığını yapabilir. Ticari ilişkileri ile ilgili kaygılarının, muhalefetin böyle davranmasında ana sebep olduğunu zannediyorum. Oysa söylediklerinizi söylemek onların esas görevi. Cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyor ve saygılarımı sunuyorum.
Her kurumum başında kendisi var, ne kadar iş bilmez söz dinler itaatkar adam varsa onları atamış. Paradan başka bir şey düşünemez göremez olmuş. Etrafında aklı başında üç beş adam vardı artık onlarda yok. Kalanlar kan emici onursuz, ilkesiz, paraya ve güce tapan asalaklar.
Ülkesini ikiye bölmeden, kutuplaştırmadan idare edemeyen bir iktidar nasıl islam birliği sağlayacak, bunun mümkün olabilmesi için önce ülkenin %70 ini yok etmesi ve ülkede birliği sağlaması lazım, belki hayalini kurduklarıda budur bilemiyorum. Kendisi de dahil bu gerçekdışı ideale inanan kaldığını zannetmiyorum. Artık başı ayakta tutma çabalarının arkasında, o düştüğü zaman ortaya çıkacak pisliğin altında hepsinin kalıp yok olacakları olması.
Emevi bozması kurallara uyunca dindar olmuş cenneti garantilemiş oluyorlar, sonra kul hakkı yemiş, zulmetmiş, hatta kan dökmüş bunların umurlarında değil. İslamın ortadan kaldırmak üzere gönderildiği, ne kadar çeşit zulüm varsa bunların kesesinde. Allah bunlardan razı gelir mi? Dinleri para mezhepleri dolar olan insanların zulmüne Allah razı olur mu?
Yolunuz açık olsun.
Saygı ve sevgilerimle.
Rıfat bey ağzınıza sağlık hiçbir Allah’ın kulu sizin kadar olamıyor, şu çocuk tanımlamanız cuk oturmuş Onur’da belirteyim süper
Buna çocuk demek bile doğru değil.En iyisi velet demek!!!