4 October, 2021 05:50

SURİYELİ SEROK AHMET

Haçlı seferleri 1095 yılında başladı. 1291 yılında Türk Memlûk Sultanı Baybars, Hayfa-Yafa-Antakya-Trablusşam- ve Akkâ’daki tüm Hıristiyan kale ve şehirleri zapt ederek Haçlı seferlerine son verdi.

2’nci Dünya Savaşında İngilizler ve Özgür Fransa birlikleri 1941 Haziran ve Temmuz’unda, Suriye ve Lübnan’da Vichy Fransa’sına (Fransa’nın Almanlar tarafından işgalinden sonra Fransa’nın güneyinde kurulan devlet) ait kuvvetleri mağlup edip, bölgeyi ele geçirdiler.

ABD’nin Suriye’yi de içine alan Ortadoğu’daki ülkelere “Demokrasi getirmek” planına, AKP Hükümetleri “Eşbaşkanlık görevi gereği” tam destek verdi.
Türkiye’nin Suriye politikasını oluşturan ekip; Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Hulusi Akar, Hakan Fidan, Feridun Sinirlioğlu’ndan oluştu.
Suriye politikamızın gerçek sahibi ve sorumlusu, 2009-2014 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Ahmet Davutoğlu’dur.
Amaç, Suriye’de İhvan ağırlıklı bir yönetim oluşturmaktı.

Suriye’de, Birleşmiş Milletler ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin raporuna kadar, 370 binden fazla insan öldü. 2,9 milyon insan kalıcı sakatlığa maruz kaldı. 60 bin insan işkence ile öldürüldü.
23 milyon olan Suriye toplam nüfusu, şimdi10 milyona düştü. 13 milyon Suriyeli diğer ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Şu ana kadar yerle bir olmuş evlerin maliyeti 400 Milyar Dolar.
Avrupa ülkelerine iltica etmek isteyen zavallılar, Akdeniz’de boğuldular. Akdeniz, tarihin en büyük mezarlığı haline geldi!

Suriye politikasının, Türkiye’ye verdiği zarar, düşünülenden çok daha büyük!
AKP İktidarı Türk Milletine, Suriye macerasının maddi maliyeti hakkında bilgi vermiyor. Erdoğan 40 Milyar harcadık dedi ama ne bir belge, ne de hangi yöntemle ödeme yapıldığını açıklamadı! Ancak yargılandıklarında öğreneceğiz.
Fakat, Suriye politikasının Türkiye’ye öyle bir maliyeti var ki, önümüzdeki on yıllar boyunca çocuklarımız bu dertle uğraşacaklar. Şu an içeride 5 milyon, sınırımızda 4 milyon beslediğimiz sığınmacı var. İdlib’deki duruma göre,
3 milyona yakın insan daha ülkemize doğru süpürülebilir!

Sözün özü;
196 yıl süren Haçlı seferleri ve 2’nci Dünya Savaşı boyunca, Suriye’de bu dönemdeki gibi korkunç kayıplar yaşanmadı. Bu politikanın bizi ilgilendiren kısmının iki boyutu ve sorumluları var;
Birincisi; Emperyalist Devletlerin adamı olmak demek olan “Eşbaşkanlık” aldatmacasına inanan AKP Genel Başkanı Erdoğan!
İkincisi; Sözde Bilim İnsanı ve Dışişleri Bakanı kimliğiyle, Türk Devletinin kurumlarını yanıltıp, devletimizi “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinden döndüren Davutoğlu…

Davutoğlu’nun, Suriye politikamız hakkında bildiklerini Türk Milleti ile paylaşması gerekir. Gerçekleri anlatmadan bizim nezdimizde Davutoğlu;
Tarihin en büyük insan kıyımına sebep olan siyasetçi olarak kabul edilecektir. Davutoğlu’nun yanıtını bekliyoruz.

Davutoğlu’ndan beklediğimiz ikinci ve çok önemli yanıt şudur;
07 Haziran-01 Kasım 2015 arasında, AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiğinde, “İstikşafi görüşmeler” adındaki şaklabanlıkla Anayasayı nasıl çiğnediğini anlatmasıdır!

Ayrıca yaklaşık bu 5 aylık dönemde, Davutoğlu’nun “Onlar asabi Müslüman gençlerdir” dediği El-Kaide terör örgütünün yaptığı katliamları, özellikle Ankara Gar katliamını, Türk Milletine açık-açık anlatmasıdır. Davutoğlu’nun yanıtını bekliyoruz.

Sayın Davutoğlu;
Susamazsınız! Siz sussanız, başkaları konuşacak. Hırsız bakanları koruduğunuz,(Bakanınız E. Bayraktar böyle diyor) olaydaki gibi birileri konuşacak. Eliniz ermişken, örtülü ödenek kullanımınız hakkında da
bildiklerinizi anlatır mısınız? Susmayın, sustukça sıra size gelecek. Konuşun rahatlayın.
Yanıtınızı bekliyorum…

Not 1; Bazı değerli okuyucularım, “Serdaroğlu, eski AKP’li ikiliye dokunma. Köprüyü geçinceye kadar, onlar AKP’den oy alsınlar sonra bakarız” şeklinde görüş bildiriyorlar. 1950’den beri hep böyle yapıldı. Sonunda kazanan hep Siyasi İslamcılar oldu. Bu İhvancılar belki 3-5 puan oy getirirler ama haysiyetli vatanseverlerin, Atatürkçülerin, demokratların laik Cumhuriyet taraftarlarının
10-15 puan oylarının kaçmasına neden olurlar. Bunların tamamının oyu
%8-10 arasındadır. Geride %90 Türk Milletinin oyu var. Bizim gibi siz de Türk Milletiyle ittifak yapın. Ama illaki AKP’nin larvalarıyla ittifak yapacağız diyorsanız, gidin aslı ile ittifak yapın. Böylece çok zengin de olursunuz!

Not 2; Üç günlük bir mahkeme ve seyahat programı var. Kısmetse Perşembe günü görüşürüz!

Sağlık ve başarı dileklerimle 04 Ekim 2021
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

4 thoughts on “4 October, 2021 05:50

  1. Ülke siyasetleri; kural dışı iktidarlar yüzünden bazı dönemler kısır döngülere girer. Toplumsal akıl tutulması kitlelere algı yönetimi ile bilinçli olarak yaşatilir. Hep aynı sahne tekrar tekrar eder. Rusya, Macaristan, Sırbistan, Beyaz rusya, İsrail gibi ülkeler bunu yaşadı. Tek çözüm yolunun siyasette KOŞULSUZ İŞBİRLİĞİ olduğu kanıtlandı. Sn. Serdaroğlu fikirleriniz erken hesaplaşma niteliğinde olup, seçimler yaklaşırken AKP’nin ekmeğine yağ sürmektedir. Ben, Vatan sözkonusu ise tüm teferruatlar sonraya bırakılabilir düşüncesindeyim. Cumhuriyetin 100. yılı gelirken ülkemiz ve toplum bir tekrarı daha asla kaldıramaz. Umutlar biter teslimiyet sonuç olur.

  2. Sayın Ergenç,
    Teşekkür ederim.
    1950’den bu yana hep böyle oldu. Birkaç oy uğruna her seçimde hem sağ partiler hem de sol partiler, bazı zararlılarla işbirliği yaptılar. Kandırır oylarını alırız mantığıyla yapılan beraberliklerde aldatan hep Atatürk ve laik cumhuriyet karşıtları oldu. Bu güne geldik. Yıllardır yaşadığımız bu sahtecilik son bulsun diye uyarı görevimi yapıyorum. Eğer ülkemin geleceği bu iki AKP larvasına kaldıysa, örtün ki ölelim. Geride %90’lık Türk Milletinin oyu var. İttifak milletle yapılır.
    Bu iki tarikatçıya yüz vermekle, AKP aklanmış olmuyor mu?
    Devr-i Sabık yaratılmalı ve önce bunlardan hesap sorulmalı.
    Uyarmak benim görevim. 2019 yılına kadar AKP’de çok önemli görevlerde bulunanlarla işbirliği yaparsanız, gelecek 3-5 oydan çok daha fazlası kaçar.
    Saygılarımla RS

  3. *Yıl 1919; Kurtuluş Mücadelesi’ne destek veren Münevverler, kurtuluşa gücümüzün yetmeyeceği korkusuyla ”ehven-i şer” olarak İngiliz’le, Amerikalı’yla (köprüyü geçene kadar) işbirliği yapmanın şart olduğunu zannetmişlerdi.. 100 yıl sonra Demokrasi Mücadelesine destek veren (bazı) aydınlar ve siyasetçiler, demokrasiyi kurmaya gücümüzün yetmeyeceği korkusuyla ”(Legal)Bölücü Kürtçüyle, (Legal)Fırkacı Dinciyle” (köprüyü geçene kadar) işbirliği yapmanın şart olduğunu zannediyorlar.. Atatürk’ün 1919’da bunlara verdiği ”Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür” cevabı, halen geçerlidir..

  4. AKP larvalarından ve HDP/PKK artıklarından gelecek 3-5 oy için bu kadar küçülmeyelim,büyük resme odaklanalım…
    Bırakalım larvalar ve artıklar kendi pisliklerinde boğulsunlar!!!

Düşüncelerinizi yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s