Avrupa’daki siyasi partileri tek-tek inceleyin.
Çoğunun Genel Başkanının adını dahi bilmezsiniz. Neden?
Çünkü gelişmiş demokrasilerde, partiler bizdeki gibi şahısların malı değildir.
Genel Başkan seçilen kişi başarılı olursa devam eder. Başarılı olamazsa, görevi bırakır! Başarının kriteri elbette ki seçimlerde alınan sonuçlar ve halkın mutluluğudur.
Peki, bir seçimde başarılı olamayan Genel Başkan neden görevini bırakır?
Çünkü, gelişmiş demokrasilerde siyaset, halka hizmet için yapılır.
Siyaset bir meslek değildir.
Kamu kaynaklarını yasalara aykırı olarak kullanıp hırsızlık yapmak, iktidarını sürdürmek amacıyla devlet gücünü sopa olarak kullanmak onların kitaplarında yazmaz…
Bizde nasıl? Hadi, partilerimize ayna tutalım;
MHP diye bir parti var mı?
MHP’de parti içi demokrasi, önseçim gibi kavramların adını anmak bile yasaktır. Bahçeli, 23 senedir MHP Genel Başkanıdır. Bir seçim kazandığı görülmemiştir!
MHP baraj altı kalır, Bahçeli Genel Başkan! MHP barajı kıl payı geçer, Bahçeli yine Genel Başkan! Milletvekilleri belirlenecek, Bahçeli belirler!
Geçenlerde bir MHP Milletvekili aynen şunu söylüyordu; Yahu bir tam AKP’ye bir laf edeceğiz, Bahçeli hemen yasaklıyor! Böyle bir parti olur mu?
Olur kardeşim olur! MHP’nin Bahçeli ve Erdoğan gibi iki patronu olursa, olur!
Bahçeli tam 23 yıldır değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez bir Genel Başkandır. Böyle devam ederse, MHP’nin bu günkü TBMM grubu, meclisteki son grubu olacaktır…
HDP diye bir parti var mı?
Altı milyonu aşkın vatandaşımızın oyunu almış fakat terörle arasına bir türlü mesafe koyamamış, parti içi demokrasinin kırıntısının dahi olmadığı, sahibi çok olan bir parti! İmralı, Kandil, Barzani, PKK Avrupa Baronları, Yabancı İstihbarat örgütleri, hepsi HDP’nin kendi emirlerinde olduğunu söyler.
Aslında gerçek öyle değildir. HDP’ye oy veren altı milyonu aşkın vatandaşımızın hepsinin PKK’yı desteklediğini düşünürseniz yanılırsınız. İnsanlarımız çaresizdir. Bir tarafta örgütün ölümcül baskısı, diğer tarafta AKP iktidarının seçim hesaplarına göre yönlendirilen, net bir tavır ortaya koyamayan devlet gücü.
Bölge insanına gerçekler açık-açık anlatılsa, terörle asla müzakere yapılmayacağı söylense ve uygulanacak politikanın ikide bir değişmeyeceği inandırılsa, bölgede devletin demir yumruğu değil de kadife eldiveni etkin olsa, o yörede yaşayan insanlarımız elbette ki demokrasiden, çağdaşlıktan, zenginlikten beraberce yaşamaktan yana olacaklardır.
Bir tarafta Türk Milletinin engin hoşgörüsü, onurlu-itibarlı vatandaşlığı varken, bölgede yaşayan insanlarımız neden Barzani diktatörünün veya uyuşturucu ve organ kaçakçısı kanlı terör örgütünün köleliğini kabullensinler ki?
AKP diye bir parti var mı?
AKP’den Erdoğan’ı çıkarın, AKP denen bir parti kalmaz!
Parti Genel Merkezinin tapusu bile parti hükmi şahsiyetinin değil , Erdoğan’ın yakınlarının üstünde!
AKP, ancak Tarikatlarda uygulanan biat (kesin itaat) usulü ile yönetilir.
Erdoğan tek seçicidir, tek politika belirleyicisidir, o ne derse odur.
Erdoğan asla eleştirilemez. Ailesi de eleştirilemez.
Bu tip ideoloji partileri gelirler ve geldikleri gibi tümden giderler.
Hele ki hedef, İran tipi bir İslam Federasyonu ise! Ve yine hele ki hedef, bir tarafı Kürt Devleti olması planlanan bir federasyon ise!
AKP, İhvan kafası ve Muaviye zihniyeti ile yönetilen bir organize suç örgütü gibi çalışır. Bu damardan gelen partilerin tamamı Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştır. AKP’de Anayasa Mahkemesi tarafından “Sabıkalı” ilan edilmiş bir partidir. Halen, Laiklik karşıtı eylemlerin odağı ve yönlendiricisidir. Kapatılması gerekmektedir.
Değerli Okurlar;
Ülkede mevcut Siyasi Partileri takip etmek, Anayasa ve yasalar çerçevesinden hareket etmelerini sağlamak, uymayanlar için dava açmak görevi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görevidir.
Bir önceki, “Enişte” kontenjanından Yargıtay Başkanlığına terfi etti. İnşallah yeni gelen Başsavcımız, Anayasa ihlallerine meydan vermez…
Yarın, izninizle diğer partileri değerlendirelim. Öbür gün de Türkiye’nin önümüzdeki döneminde, partilerin nasıl değişeceğini ve Çoban Ateşi Hareketinin nasıl bir parti olacağını yazalım.
Bu aralar yollardayız. Aksama olursa affola…
Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Haziran 2020
Rifat Serdaroğlu
Başarılar Başkan, yolunuz açık ve kutlu olsun..Sizi takipteyiz ve sabırsızız.
Türk Milleti bu kutlu davanızda yanınızdadır.
Sayın Serdaroğlu. Bu satırlarda bazen eleştirisel bir çok yorum yaptım. Amaç şu uzun ve uzuuuun süren bu dönemi atlatırız umudu ile bir harekete gönül vermek istedim ama ne yazık ki eleştirdiğimiz ve yerinde sayan muhalefete bir alternatif şimdilik olamadınız..Atamızın dediği gibi.” Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir……örneğini artık geçtik.. yumurta kapıda kırıldı…eee…napcaz şimdi…Ama doğru kargocuların bahanesi gibi PANDEMİ VAR KARDEŞİM..BEKLİYCEN KARGON ELBET GELİR.. Başarılar
Lütfen biraz daha sabır. Sizce Türk Milleti uyandı mı?
Anayasamızın DEĞİŞTİRİLEMEZ ilk 4 MADDESİNİN değiştirilmesini oylamaya teklif edenler oy verenler, referandum isteyenler, referandumda mühürsüz oyları “AKP li yetkili birinin isteği doğrultusunda geçerli sayıldığını” açıklayan YSK Başkanının tek mühürsüz oyla SEÇİM iptal ettiğini örnek göstererek tüm seçimlerin ve anayasa İHLALLERİNİN geçersiz kararların durdurulur hesabını sorulması hususunda derhal DAVALAR AÇILABİLMELİYKEN NEDEN HIÇ BİR DAVA AÇMA GİRİŞİMİ YOK?
Sayın Serdaroğlu, yukarıda yorum yazmıştım ama , yazınız üzerine bir dost uyarısı yazma ihtiyacı duydum: eğer amaç toplumun daha uyanması ise, beyhude..zira; düdüklü tencere patlarsa , uyansa da insan geçmiş olsun..68 milyonu açlık sınırında, 10.milyonu da yoksulluk sınırında yaşayan toplum eğer hala uyanmadı ise, daha fazla beklemenin bir tesiri olacağını hiç zannetmiyorum.saygılarımla.
Sözde DEMOKRASİ olan ülkemizde,Avrupa anlayışında siyasi partiler olmadı,liderler olmadı! 1946 seçimlerini saymaz isek,1950 deki Demokrat parti liderliğindeki hükümetin Başkanı Menderes,çok partili siyasetin içine etti! ”Demokrasi şehidi” diye timsah gözyaşı dökenler yönetiminin nasıl olduğunu bilmeyen veya bilmek istemeyenlerdir.(İdamı asla tasvip etmem,etmedim)Sonrası aynen devam etti. Lider demek parti sahibi demek anlayışı bu güne kadar sürdü.
Öncelikle ‘Siyasi Partiler ve seçim yasaları’ değişmelidir. Aksi halde aynı şikayetler ve başarısızlıklar devam eder gider!