26 January, 2023 03:36

DEVLET ADAMI KITLIĞI

Hangi TV kanalını açarsanız açın, Erdoğan ve Bahçeli’nin bağırarak bir şeyler söylediklerini görüyoruz. Sanki kadrolu moderatör mübarekler!
Halbuki, bağıran insan sağlıklı düşünemez. Sağlıklı düşünemeyen insan ise problemini bağırarak, kavga ederek çözmeye çalışır.

Siz hiç malını, bağırarak satan bir sarraf gördünüz mü?
Ya malını bağırarak satan bir antikacı? Ya da Dede Efendiden bir parçayı bağırarak okuyan bir yorumcu gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü hepsinin ürünleri çok kıymetlidir.

Devlet Adamı ile Partici arasındaki fark da yukarıdaki örneğe benzer.
Birileri sadece bağırıyor, sürekli hakaret ediyor, fakat bir türlü doğru karar verip eyleme geçemiyorsa o kişinin bilgi-görgü-edep sahibi olmak ve uzmanlarla çalışma yeteneği yok demektir. Böyle bir yönetici hem temsil ettiği topluluğa hem de kendisine büyük zararlar verir…

Partilerin bu haftaki grup toplantılarında yine bağıran Genel Başkanları gördük.
Erdoğan niye bağırıyor?
İsveç’te ve Hollanda’da bazı manyakların Kur’an-ı Kerim’i yakmaları ve ABD’nin “Türklerin, müttefikimiz Kürtleri ezmelerine fırsat veremeyiz” demesine!

Kur’an-ı yakma eyleminin, bizdeki seçime yönelik bir basit iç provokasyon olduğunu anlamamak için cahil olmak lazım.
ABD’nin YPG/PKK’yı koruduğu, her türlü silah ve para desteği verdiği de tartışılmaz bir gerçek. Peki, bizim gelişmiş demokrasi ve özgürlük taraftarı olan HDP’li ağaların, ABD’ye uşaklık yapmaktan utanmayan YPG’lilere “Siz ne yapıyorsunuz? Emperyalist ABD’nin elemanı olmayı ve Türkiye’ye saldırmayı nasıl kabul edersiniz” dediğini duydunuz mu? Duyamazsınız! Fakat HDP’liler gerçekte hem Türkiye’den toprak ve özerklik talep ederler hem de “Biz bölücü değiliz” derler. 6’lı masa da, AKP-MHP ortaklığı gibi bunları destekler!
Bir başka gerçek de, Dedeağaç’tan Adalara ve Girit’e oradan da Güney Kıbrıs’a ve Güney sınırlarımıza kadar ABD’nin bizi çepeçevre sardığı!

Rusya, Türkiye’yi Suriye ile barıştırıp, YPG’ye yani ABD’ye saldırmamızı zorluyor.
ABD ise Zelenski’yi sıkıştırıp Rusya ile savaşın yoğunlaşmasını istiyor!
Yani bu bölgede her zaman güvenilir sözü dinlenir bir ülke olan Türkiye, Ekonomisinin çökmesi, yolsuzluklar, Erdoğan’ın yurtdışı malvarlığı başta olmak üzere, kasaba politikacılarının ilkel dış politika uygulamalarıyla, emperyal devletlerin oyuncağı olmuş durumda!

Erdoğan’a soralım;
Siz, ABD’nin bölgemizle ilgili hesaplarını şimdi mi duydunuz?
-ABD ve İsrail’in bölgemizde bir Kürt Devleti kurmak için yıllardır çalıştıklarını, BOP’un 22 ülkenin sınırlarını değiştirecek bir plan olduğunu bilmeden mi bu kıyım projesinin eşbaşkanlığını kabul ettiniz?
-54 bin insanımızın hayatını çalan, elindeki silahları bırakmayıp insan öldürmeye devam eden PKK ile müzakereye oturma emrini veren siz değil misiniz?
-Habur rezaletini, Türk Milletine yaşatan siz değil misiniz?
-Barzani denen ABD-İsrail uşağını kongrenizde “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlatan siz değil misiniz?
-Bebek katili Öcalan’ın mektubunu Diyarbakır’da binlerce kişiye dinleten siz
değil misiniz?
-Tam da Cumhuriyet Bayramında, Barzani’nin Peşmergelerinin ağır silahlarıyla,
PKK bayraklarıyla, zafer işaretleriyle Türkiye’den geçip Fırat’ın doğusuna yerleşmelerine izin veren siz değil misiniz?
-Putin ile akçalı işlere girerken, işin sonunun nereye kadar gideceğini hiç düşünmediniz mi?

Şimdi niçin bağırıyorsunuz?
Bağırmak, yaklaşmakta olan felaketi iç politika malzemesi olarak kullanmak, gerçekleri ve işlenen suçları değiştirmez ki!
Yapılması gereken “Devlet Adamı” tavrıyla, üslubunuzu düzeltmek ve birliğimizi sağlamak olmalıdır…

Bahçeli’ye gelince; AKP’yi ve liderini isim vererek;
-Bunlar devlet hazinesini soydular, diyen siz değil misiniz?
-Bunlar İmralı-Kandil uşaklarıdır, diyen siz değil misiniz?
O zaman siz neden bağırıyorsunuz? Kızacaksanız kendinize kızın! Bir yıl bile önünü göremeyen bir siyasetçinin, Türk Milletine vereceği ne olabilir ki?
Bağırarak ve gazetecileri dövdürerek, itekleyerek insanları korkutacağınızı,
bu tarihi gerçekleri değiştireceğinizi mi zannediyorsunuz?

Şimdi iki lider de vuralım, kıralım, girelim diyorlar!
Lütfen, günlük kararlarınızla hareket etmeyin.
Düşünün, danışın, tartışın, yakın tarihi özellikle Atatürk’ü bir daha okuyun, anlayın ve Türk Milletine daha fazla acı yaşatmayın!
Yanınızdaki şaklaban danışmanları bırakıp, gerçek uzmanlarla çalışın.
İstifa etmenin ve kenara çekilmenin de onurlu bir davranış olduğunu bilin.
T.C Devletine ve Türk Milletine daha fazla zarar vermeyin artık!
Ama kime söylüyoruz ki?

Sağlık ve başarı dileklerimle 26 Ocak 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

2 thoughts on “26 January, 2023 03:36

  1. ‘’Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini/ Yok imiş kurtaracak bahtı kara maderini..(Namık KEMAL)’’
    ”Vatanım bağrına düşman dayasın hançerini/ Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini..(Mustafa KEMAL)’’

    *CUMHURBAŞKANI ”KİM” OLMALI* Yaklaşık, 2230 yıllık Türk Devlet Tarihimiz boyunca; Han dedik, Hakan dedik, Sultan dedik, Padişah dedik.. Bu ‘’Makam’’ın adı, günümüzde Cumhurbaşkanı’dır ve Türk Devlet Töresinin en yüce Makam’ıdır..
    Cumhurbaşkanlığı ‘’görevinin’’ ağırlığını taşıyabilmek için, A.Y.’da sayılan ‘’Türk vatandaşı olmak, Kırk yaşını doldurmak, yükseköğrenim yapmış olmak ve Milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak’’ (maddi) şartlarına sahip olmak yetmez..
    Bu maddi şartlara sahip olup; ‘’Siyasi parti, STK, Kanaat önderleri,.. ittifakları ve (iç-dış) medya uzmanları desteği’’ ile seçim kazanmak yetmez..
    Hizmet geçmişi başarılı ve lekesiz, iyi, dürüst, çalışkan, sevimli, halkın diliyle konuşan,.. popüler bir ‘KİM’lik’ sahibi olmak ta yetmez…
    Bu yüce Makam’a talip olmak demek; ‘’Mete Han’dan, Alp Arslan’a; Fatih Sultan Mehmet’ten, Mustafa Kemal Atatürk’e’’ kadar ‘’Ulusal çıkarları Tespit, Koruma ve Kollama Görevi’’ yapanlardan, ‘’Görevi’’ devralmak demektir..
    Görev’in ağırlığını taşıyabilmek için, bu ‘’Makam’’ın tarihimizden süzülen değerleri çerçevesinde ‘’Liyakat’’ sahibi olmak şarttır..
    Liyakat ölçütleri, ‘’Türk’ün Ulusal Çıkarlarını Tespit, Koruma ve Kollama bilgisine, becerisine, donanımına ve tecrübesine’’ sahip olmaktır..
    2230 yıllık Türk Devlet Tarihi boyunca liyakatle ‘’Görev’’ yapanların da; hasbelkader ‘’Makam’’a oturan/oturtulanların da ‘’neyi ne kadar anlayıp, yapabildiği/ neleri kazandırıp, neleri kaybettirdiği’’ tarihsel kayıtlarımızda mevcuttur..
    T.C. Devleti; kuruluşunun 100. yılında, Dünyanın içinden geçtiği köklü değişim ve dönüşüm çağına; son 80 yılda birik(tiril)miş ve artık taşınamaz hale gelen, sayısız sorunla yakalandı..
    Tarih/ Talih bize bir Atatürk daha vermeyecek belki; ama, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek için ‘’Ulusal Çıkar Odaklı Çözümler’’ üretecek bir ekip kurup, yönetecek donanım ve birikime sahip ‘’Atatürk’ü hakkıyla anlamış bir ADAM’’ bulup seçmek zorundayız.. Mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temeli budur..

  2. *Ulu Hakan mı, Kızıl Sultan mı diye tartışılan II. Abdülhamit döneminde de, yaşanan sorunların sebebi ”Devlet Adamı Kıtlığı”na bağlanmış.. Aşağıdaki Çalışma, günümüze ışık tutabilir..

    OSMANLI DEVLETİ’NDE DEVLET ADAMI KITLIĞI (KAHT-I RİCAL)
    HAKKINDA II. ABDÜLHAMİD’E SUNULAN BİR RAPOR – https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/156934

Düşüncelerinizi yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s