“Aldığın yara, ışığın sana akacağı yerdir” der Mevlana!

İhanete uğrarız, yaralanırız, üzülürüz ama bilin ki aldığımız yara, iyilik ışığının vücudumuza akacağı bir yerdir. O yaradan ders çıkarıp, biraz daha olgunlaşmanın çaresini arar ve uygularsak “Kamil İnsan” olma yolunda ilerlemiş oluruz.

Örnekleyelim;
Diyelim ki, bizi yönetenlerle “güven sorunu” yaşıyoruz.
Güven duygusundan vazgeçip, her şeyden kuşku duyacağımıza, bize güvensizlik yaşatan kişilerden vaz geçmeliyiz. Ama hayata, özgürlüklerimize, demokrasiye güvenmekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Evet başımıza AKP gibi bir felaket geldi. Evet bu ekip yönetimde kaldığı sürece her gün artan bir karanlığa gireceğiz. Fakat bu belalardan kurtulmak için çabalamaktan asla vazgeçmemeliyiz.

Çünkü haklı olan, doğru olan, güçlü olan bizleriz.
Tekrar, bizleri demokrasinin verdiği özgürlük ortamına, laik cumhuriyete, sosyal hukuk devletine, huzura kavuşturacak öyle sağlam kalelerimiz var ki değil bir, AKP gibi binlercesi gelse yıkamaz!

Bu kalelerin başında kadınlarımız gelmektedir!
Azra Kohen; “Kadınlar hayata katılınca, yaşam tohumlanır. Kurak araziler ormanlara, kültürler mirasa dönüşür” der.
Tamamen katıldığım bir söz!
Çoban Ateşi Hareketi olarak kurmakta olduğumuz partiyi bir “Kadın Hareketi” olarak kurgulamaya çalışıyoruz. İstanbul gibi 16 milyonluk megapolü Sayın
Tuba Koylan temsil ediyor ve örgütlenme çalışmalarını bitirmek üzere.
Demokratik her harekete öncülük eden İzmir’de Sayın Dilek Levent, arkadaşlarıyla İzmir’in ayak basılmadık yöresini bırakmayacaklar.
Ankara, Antalya ve daha bir çok yerde kadın başkanları Türk Milletine takdim edeceğiz.

Kadınlarımıza güveniyoruz. Çoban Ateşi Hareketinin deneyimli kurucularının yol göstermesiyle, siyasete ve Türkiye’ye kadın eli değince çok şey değişecek.
ÇAH’nin öncelikli görevlerinden biri AKP’nin bilerek ve planlayarak böldüğü, birbirine düşman etmeye çalıştığı insanlarımızı tekrar bütünleştirmek, Türk Milleti çatısı altında birleştirmektir.

Anayasamızın ilk altı maddesini kafasına ve gönlüne yerleştiren herkes bizimle beraberdir.
İnsanların kökenleri-inançları-mezhepleri-kültürleri onların ve yöneticilerin onurudur. Herkes inancını-etnik kökenini-kültürünü özgürce yaşamak ve yaşatmak, ana dilini öğrenmek hakkına sahiptir. Bu konudaki teminat Anayasa ve yasalarımızdır.

İnsanlar olarak binlerce yıldır birbirimizi öldürüyoruz.
Toprak için, para için, inançlar için hatta zevk için insanlar birbirini öldürmekte devam ediyor.
Özellikle emperyalist devletler, petrol ve türevleri için, yeraltı zenginlikleri için milyonlarca insanı öldürdüler, başka milletlerin ülkelerini, tarihi eserlerini, tohumlarını çaldılar.
Gerçekte çaldıkları sadece mal değildi. Allah’tan ödünç alınmış canları çalmakla, doğrudan Yaradan’a saldırıyorlardı!

İnsanları barış içinde yaşamaya itenlerle, savaş isteyenler arasındaki savaş yıllardır devam ediyor.
Bizler, Büyük Atatürk’ün “Ulusun yaşamı tehlikeye düşmeden yapılan savaş, cinayettir” söylevine inananlarız. Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesinin yılmaz savaşçıları olacağız…

AKP ve onun “Dindar ve Kindar nesil” anlayışı ÇAH tarafından sonlandırılacak ve ülkemize, bölgemize huzur gelecektir…

Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Mart 2020
Rifat Serdaroğlu